Herkese Kocaman Bir Merhaba,
Başlıkta da dediğim gibi maalesef tatil bitti. İş yeniden başladı ve ben bloğumun başına döndüm. “Closed For Holiday” başlıklı yazımda da belirttiğim gibi eşimle Ege kıyılarında tatilimizi yaptık. Önce 2 gün Ayvalık,sonra 2 gün Foça ve kapanışı da 5 gün Kuşadası’nda yaptık. Tabi tüm tatilimi anlatmam imkansız ama aklımda oldukça yer eden mekanları ve görüntüleri sizlerle paylaşmak istiyorum.
Ayvalık’ta yapmanız gereken en önemli şey bilinen aksine Sarımsaklı Plajları yerine ondan önce yer alan Badavut Plajlarına mutlaka gitmeniz olacaktır.Tertemiz muhteşem bir deniz sizleri bekliyor. Akşam mutlaka Cunda’ya gitmeli sıra sıra dizilmiş sahildeki balık restaurantlarından birine girmelisiniz. Ama en önemlisi Cunda’nın girişinde yerini alan “Lokma İmparatoru” Saki’den lokma yemelisiniz.Ben hayatımda bu kadar lezzetli bir lokma yemedim. Hayatınızda unutamayacağınız bir görsel şölene şahit olmak isterseniz eğer “Şeytan Sofrası”‘nda gün batımını izlemenin keyfini çıkarmalısınız.
Gelelim Foça’ya.. Hayatımda ilk kez emeklilik hayalleri kurmama sebep olan yer burası. 🙂 Neden derseniz insanın burada yaşlanması mümkün değil. İzmir’in modernliği ve Ege’nin tüm sakinliği ve güzelliğini içinde barındırabilen nadir yerlerden birisi Foça. Özellikle kastım Yeni Foça tabiki. Eşimle hayalim olan çadır kurma işini burada gerçekleştirmiş olmaktan son derece mutlu olduğum yer Yeni Foça ile Eski Foça arasında kalan “Sazlıca Plajları-Kamping” oldu. İşletmecilerinden Engin Bey bize son derece yardımcı oldular. Çadır kurduk dediysem doğayla tamamen başbaşa yalnız kurt misali değil. 🙂 Çadırda konaklama dışında herşeyin son derece modern olduğu;tertemiz duşlar,tuvaletler, elektrik,buzdolabı,şezlong,şemsiye,masa ve sandalyeye kadar tarafınıza ücretsiz temin edilen bir kamptan bahsediyorum. Gelin buraya ve inanın geri dönmek istemeyeceksiniz. Özellikle muhteşem bir koyda bulunan denizi görünce “ben burada tüm yazı geçirebilirim.” dememe sebep olacak şahanelikte turkuaz rengi bir deniz. Engin ve Güven Bey’e ve tüm güleryüzlü ve titiz personeline teşekkürü bir borç bilirim. 🙂
En son durak Kuşadası.. Kuşadası’na gitmek istememizdeki öncelikli nedenlerden biri Dilek Yarımadası ve Zeus Mağarası’nı görmekti. Dilek Yarımadası’nın güzelliğini anlatmakla bitiremem sanırım. Masmavi bir deniz. 4-5 metreye ulaştığınızda bile dibinde yüzen balıkları görebileceğiniz pırıl pırıl bir deniz. Burada girebileceğiniz tam 4 adet koy bulunuyor. İlk koy kumluk ve girişe yakın olduğu için genellikle burayı tercih ediyorlar ve çok kalabalık oluyor. Ama benim ve pek çok kişinin tavsiyesi kesinlikle son koy olan “Karasu Koyu” nu görmeniz. Muhteşem kelimesinin bile tarif etmek için yetersiz kalacağı güzellikte bir yer.
Zeus Mağarası’nın deniz suyu ve tatlı su karışımı sonucu maden suyuna dönüşen doğal havuzdaki suyun inanılmaz soğuk olduğundan bahsederlerdi hep. “Ne kadar soğuk olabilir ki?” dediğimi hatırlıyorum suya girmeden önce. Tek kelimeyle buzzzzzzzz gibi. 🙂 Ama girdiğim en fevkalade suydu diyebilirim. Oraya kadar gidip yüzmeden dönmeyin sakın. 🙂
Ayrıca Kuşadası’nda gündüz eğlenmek için mutlaka tavsiye edeceğim yer Aqua Fantasy Otel AquaPark’ı. Türkiye’nin çeşitli yerlerinde pek çok AquaPark’a gittim ama böyle muhteşem bir yer kesinlikle görmedim.Dünya çapında bir yer olduğunu söyleyebilirim. Biletinizi internetten alırsanız 55 TL’ye giriş yapabileceğiniz Aqua Fantasy’e mutlaka gidip,çocukluğunuzu yaşayın derim. Özellikle bineceğiniz kaydırak en alttaki Süper Combo. Bir kere kaydığınızda gözünüz başka birini görmeyecek. 🙂
Kuşadası’nda gece eğlencesi dediğinizde gideceğiniz bence tek adres “Yucca Planet” olmalı. Muhteşem sesli solisti eşliğinde canlı müzikle kokteylinizi yudumlarken,turistlerin çılgınlıklarını izleyip,eğlenme fırsatı bulacaksınız. 🙂
Tatil anılarımdan genel başlıklar böyle.Yeni tatil planı yapacaklara da bir kaç fikir verebildiysem ne mutlu bana. Hepinize bol tatilli,eğlenceli bir yıl diliyorum 🙂 Beni takipte kalın. 🙂
İlgİnç Fİkİr 